Sosyal Medya

Güncel

Orta Asya’daki baskıcı politikalar DAEŞ’e yaradı

IŞİD’in kanlı Reina saldırısı sonrası teröristin kimliğinin Özbek uyruklu Abdulgadir Masharipov olarak açıklanması sonrası İstanbul başta olmak üzere Türkiye’deki Türkistanlı göçmenler mercek altına alındı.



Polis Zeytinburnu baÅŸta olmak üzere BaÅŸakÅŸehir, Bahçelievler, Pendik, Silivri gibi ilçelerde çok sayıda adrese baskın düzenledi. Ancak saldırının üzerinden 11 gün geçmesine raÄŸmen terörist hala ele geçirilemedi. Bu süreçte Özbek, Kırgız ve Uygur Türkleri üzerindeki hem toplumsal hem de adli baskı arttı.  
 
Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma DerneÄŸi (TÃœRKÄ°STAN-DER) BaÅŸkanı Burhan Kavuncu, Türkistanlıların büyük rahatsızlık yaÅŸadığını, teröristlerin biran önce yakalanması için teyakkuz halinde olduklarını söyledi. Kavuncu “Biran önce yakalanması için herkes dua ediyor” dedi. Bazı Orta Asya ülkelerinde Türkiye’deki 28 Åžubat dönemini hatırlatan baskıcı politikalara dikkat çeken Kavuncu, IŞİD’in Orta Asya kolunun nasıl oluÅŸtuÄŸu sorusuna ÅŸu karşılığı verdi: “Bağımsızlıktan sonraki 25 yıllık süreçte Özbekistan ve Tacikistan halkları büyük baskı ve zulüm gördü.
 
Siyasi parti olarak faaliyet gösteren, seçimlere giren Erk Partisi ile Tacikistan’da Nahda Partisi’nin kapatılması, yöneticilerinin tutuklanması, yıllarca ezan, başörtüsü gibi dini sembollerin yasaklanıp onbinlerce kiÅŸinin hapse atılması sonrası bu insanlar ülkelerini terketmek zorunda kaldılar.” Sovyetler BirliÄŸi döneminde baÅŸlayan özellikle kimlik ve inanç baskısının insanların radikalleÅŸmesine neden olduÄŸunu anlatan Kavuncu, dağılma sürecinden sonra da ekonomik zorluklar ve kendi devletlerinden gördükleri baskıların bu insanları kaçmaya ittiÄŸini belirtti.
 
Kavuncu, baskılar sonucu oluÅŸan ve insanları IŞİD gibi örgütlere iten sosyolojiyi şöyle anlattı: “1991’de bağımsızlıktan sonra yasal ve seçimlere katılan Erk ve Nahda gibi partilerin Özbekistan ve Tacikistan’da kapatılması, mensuplarının tutuklanması, dini hayat üzerindeki baskıların dayanılmaz bir hal alması, göç baÅŸlattı. Ekonomik krizin de etkisiyle 10 milyona yaklaÅŸan göçmen Rusya, Kore, Türkiye gibi ülkelere gitti.
 
DoÄŸu Türkistan’daki Çin iÅŸgal yönetiminin katliamları da Uygurları göçe zorladı. Bu durum Afganistan ve Suriye’deki silahlı gruplar için uygun bir insan kaynağı oluÅŸturdu. Daha önce sivil bir grup olan Özbekistan Ä°slami Hareketi kısmen IŞİD’e katıldı. Baskı ve çaresizlik silahlı gruplara fırsat verdi.” Kaçmak zorunda kalanlardan bazılarını terör örgütlerinin tuzağına çektiÄŸini ifade eden Kavuncu “Aslında bu insanlar iÅŸinde, gücünde bir hayat sürüyor. Ancak çoÄŸunlukla dindar insanlar. Normal bir hayat kurmak istiyorlar. Ä°kamet izni zorlukları ve çaresizlik bazılarını terör örgütlerine itmiÅŸ olabilir ” diye konuÅŸtu.
 
HER ÇEKİK GÖZLÜ, HER SAKALLI BASKI ALTINDA
Haberlerde teröristin uyruÄŸuylu tanımlanmasının bu insanlar açısından büyük baskı oluÅŸturduÄŸunu vurgulayan Kavuncu “Sokakta çekik gözlü ve sakallı gördüğünde insanlar IŞİD’li terörist gibi yaklaşıyor. Oysa her milletten bu örgüte katılan var. Haber dilinde de üyesi olduÄŸu terör örgütünün ismi kullanılmalı, uyruÄŸu deÄŸil. Reina olayından sonra polisin yaptığı aramalardan veya ev baskınlarından rahatsız deÄŸil bu insanlar. Hatta aksine herkes suçluların bir an önce yakalanması için dua ediyor. Türkiye halkı bu insanlara çok iyi davrandı, hayat kurmalarına izin verdi. Bu terör saldırısının Türkiye’yi hedef aldığının bilincindeyiz. Bu ülkeye zarar veren herÅŸey, buraya sığınmış insanlara da zarar verir” dedi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.